28 Temmuz 2008 Pazartesi

Çek Edebiyatı No 1: Franz Kafka



Çek Edebiyatına baktığımızda karşımıza tanıdık bir kaç isim çıkıyor. Bana göre ilk bahsedilmesi gereken kişi Franz Kafka'dır(1883-1924). Eserlerinin çok büyük bir bölümü Almanca olması ve bazı kaynaklarda Avusturya edebiyatı içinde geçsede şöyle ilginç bir değerlendirme vardır Kafka hakkında,"German-speaking-secular-Jewish-born-in-Prague-Austro-Hungarian-Austro-Czech writer", hayatının büyük bir bölümünü Bohemya'da geçirmesi ise bu yazıyı yazmamda önemli bir etken. Başka bir ifade de "Çekler Kafka'yı Alman olarak görür ,Almanlar ise Yahudi olarak görür." Irkçı bir yaklaşım olmasına rağmen bir bakıma bazı gerçekleri de içinde barındırır. Kafka Bohemya'nın başkenti Prag'ta Almanca konuşan Yahudi bir ailenin çocuğudur. 6 kardeşin en büyüğüdür kendileri. Bu kardeşlerinin çoğunu 2. Dünya Savaşı'ndaki gaz odalarında kaybetmiştir. Almanca ve Çekçe'si çok iyidir ancak eserlerini Almanca yazmıştır. Öldükten sonra en yakın dostu olan Max Brod'a yayınlanmamış yazılarını yok etmesini ister. Max Brod tam tersine bunları yayınlama yoluna gitmiştir. Kafka'nın mezarı şu anda Prag'da bulunmaktadır ve mutlaka mezarını ziyaret etmeye çalışacağım.

Kafka'nın eserlerinde dikkati ilk çeken şey, insanoğlunun yalnızlığı, güvensizliği ve en önemlisi korkularıdır. Bunu Dönüşüm(bazı yerlerde Değişim olarak geçer orijinal ismi The Metamorphosis-Die Verwandlung) kitabında çok rahatça görebiliriz. Toplumda farklı bir insanın yalnızlığını anlatan bu kitapta Gregor Samsa bir sabah kalktığında kendisini bir böceğe(çoğu çevirisinde bu böcek büyük bir hamamböceği olarak tasvir edilmiştir) dönüşmüş olarak bulur. Kafka'nın bu eserinin yanlış hatırlamıyorsam Taksim'deki Pandora'da çizgiromanını bulmuştum.

Okuduğum bir başka kitabı Dava'da ise bürokrasinin yavaş,karmakarışık ve saçma işleyişini öyle güzel anlatırki. Josef K. 'nın bir sabah kendisinin hiç bir zaman öğrenemeyeceği nedenlerle tutuklanması ve bu süreçte yaşadıklarını sanki çok basit bir olaymış gibi anlatır Kafka.Şimdi bu kitabı tekrar hatırladığımda aslında hala çek bürokrasisinin yavaş işlediğini görmekteyiz. Arkadaşıma İsveç'ten 1 haftada vize çıkarken, ben 2 ay beklemek zorundayım.

Kafka'nın öldükten sonra yayınlanan bir başka kitabı Milena'ya Mektuplar ise diğer eserlerinden çok farklıdır çünkü bu kitaplarda Kafka'nın hiç bir zaman evlilikle sonuçlanmayan ilişkilerinden biri olan Milena'ya yazdığı mektuplardan oluşur. Tüm eserleri Almanca olmasına rağmen bu mektuplar Çekçe yazılmıştır. Milena'yı 2-3 senede sadece 2-3 kez kez görmesine rağmen dostluktan,aşka dönüşen mektuplardır bunlar ve Milena'nın o sırada evli olduğu unutulmamalı. Kafka, Milena'dan gelen mektupları yok etmesine rağmen, Milena bunları saklamıştır ve Nazi kampında öldükten sonra ortaya çıkmıştır bu kitaplar.

"Bak milena, 'en çok seni seviyorum' diyorum, ama gerçek sevgi bu değil belki, 'sen bir bıçaksın, ben de durmadan içimi deşiyorum o bıçakla' dersem, gerçek sevgiyi anlatmış olurum belki."...

0 yorum: