29 Ağustos 2008 Cuma

Gidenleri Gördükçe

Bir bir gitmeye başladı arkadaşlarım. Önce bölümdaşım (Peki) Yasin'i İsveç Halmstad'a yolladık. Gün gün raporlarını alıyorum. O anlattıkça insan daha da bir gaza geliyor, daha da bir gitmek istiyor. Bilgisayarını kapatsın, atlasın bisikletine dere tepe gezsin her yeri. Yolumuz seneye Erasmus maceramızda karşılaşır mı bilinmez. Partilere adımını erken atan Yasin'inimiz pistlerde başarılar diliyor gelirken Pippi Uzunçorap'ın peruğunu unutmamasını tekrar tekrar tembihliyoruz. 2-3 güne Finlandiya-Helsinki'ye de EHM'den Tansu'yu yolluyoruz.

Vize + Sigorta

Vize başvurumun üzerinden tam 2 ay 5 gün geçmişti. Sabrımı daha fazla kontrol altında tutamadım ve konsolosluğu aradım. Sürekli düğmelere basarak farklı farklı yerlere yönlendirildikten sonra en sonunda biriyle konuşabildim. Vizemin çıktığını ve en yakın zamanda alabileceğimi söyledikten sonra sigortayı unutmamamı tembihledi. Diğer başka arkadaşlarımın da vizelerinin çıkışını bu şekilde öğrenmeleri, aklıma yine Kafka'nın Dava'sını getirmiyor değil. Tabii vizeyi daha resmen pasaporta bastırmadık ama üzerimden büyük bir yük kalktı. Bugün de insana fenalık getiren İzmir sıcağını buram buram hissederek sigorta için Axa-Oyak'ın Karşıyaka'daki acentesine gittim. O da 5 dakikada hallolduktan sonra geriye sadece haftaya pazartesi İstanbul'a gidip Ziraat Bankasından hesap açmak ve vizeyi pasaporta bastırmam kaldı. Vizenin tipi konusundaki sıkıntıyı haftaya anlatacağım. Sonuç olarak Rahatım, mutluyum, huzurluyum.

23 Ağustos 2008 Cumartesi

Buddy'm Var Artık!

Sabah(12.30) uyanmanın getirdiği yorgunluğu üzerimden attıktan sonra maillerime baktığımda sevindirici bir maille karşılaştım. Jan adlı bir Çek vatandaşı beni seçmişti, yardım etmek için. Gideceğim okuldaki öğrenci kulübünün bir parçası olan buddyler, yardım edeceği kişileri kendileri seçiyordu yani bir çekiliş söz konusu değil. Söze ilk olarak vize ile başladı. Benim durumumdaki öğrencilerin çileli vize dönemini çok iyi özetleyen güzel bir deyim olan "Pain in the ass" i büyük olasılıkla küçük bir harf hatasıyla "Pin in the ass" şeklinde yazması acının nasıl ve ne şekilde olduğunu daha iyi bir şekilde anlatmış oldu :D

19 Ağustos 2008 Salı

Olimpiyatlar

Bugün biraz konu dışına çıkıp, olimpiyatlardan bahsetmek istedi canım.
  • İlk olarak bahsedilmesi gereken branş sadece Phelps yüzünden yüzme olmalı kanımca. 8 altın madalya almasına şapka çıkarılmasının yanında ABD'nin 4x100 deki inanılmaz geri dönüşüne ne demeli peki. Phelps bu yarışta Jason Lezak'a yatsın kalksın dua etsin. 100 metreyi 46.06 saniyede bitirmeseydi Lezak, altın Fransızlara gidiyordu.
  • İki kelime. Usain Bolt. 100 metre bu kadar rahat ve laubali kazanılamazdı. Aslında onun yarış öncesinde,sırasında ve sonrasında yaptığı hareketler nedense beni hiç rahatsız etmedi. Son 10 metrede kollarını açmadan,disiplinini korusa kimbilir nasıl bir rekor ortaya çıkardı. Ancak kendisi hep, rekor kırmak için değil, kazanmak için piste çıktığını söyledi. 200 metrede ne yapacağı ise merak konusu.
  • Jamaika. 2.650.000 milyon nüfusa sahip bir ülkeden bu kadar fazla sprinter çıkması şaşırtıcı değil mi? Saçma da olsa, insanlar orada toplu taşıma araçlarını kullanmak yerine sürekli koşuyorlar mı? Bayanlar 100 metrede ilk 3'ü Jamaika aldı. Hatta bronz madalya almadan bu işi başardı. Sherone Simpson ve Kerron Stewart aynı dereceye imza atarak 2.liği paylaştılar. Asafa Powell beklenen mücadeleyi ortaya koyamaması seyir zevki açısından kötü olsada Usain Bolt bize istediğimizden fazlasını verdi.
  • Elena Isinbaeva, yine o büyük egosunu konuşturdu ve yine kendi şovunu sergiledi. en başta madalyayı garantilemek için kendisi için çok basit 4.70 ve 4.85 'i atladıktan sonra rekora gözünü dikti. Sanki Kuş Yuvası'ndaki tüm diğer yarışmaların bitmesini bekledi,tüm gözlerin onda olması için. 4.95'i 3. hakkında geçtikten sonra aynı şekilde 5.05'i de 3. hakkında geçerek dünya rekorunu bir kez daha kırdı.
  • Yakın bir arkadaşımın aklında her zaman Fare Surat Nadal olarak kalacak Rafael Nadal bu seneki başarısının üstüne bir de olimpiyat madalyası ekledi. Federer'in çiftlerde altına ulaşması ise benim açımdan çok sevindirici bir durumdu.
  • Elvan'a buradan sonsuz teşekkürler. Elinden gelenin en iyisini yaptığına hiç şüphe yok. Dünya şampiyonasında olduğu gibi Dibaba yine öldürücü son turunu atmaya başladığında, madalyanın gittiğini rahatlıkla anladım. Yarış boyunca hiç bir şekilde yorgunluğunu göstermeyen Dibaba, 5000 metrede de altın madalyanın yine en büyük favorisi. Yarışın ardından TRT muhabirinin "Neden Dibaba'ya cevap veremedin?" şeklinde abuk ve hiç sorulmaması gereken soruyu, Elvan sadece " Benim elimden gelen bu" şeklinde çok tatlı Türkçe'siyle cevaplaması o an için yeterliydi.
  • Ülkemiz için tamamen bir fiyasko. Hala altın madalyamız yok. Sıfır çeken haltercilerimizden tutun da daha ilk turlarda elenen güreşçilerimiz. En güçlü olduğumuz dallarda 0 çekiyoruz.
  • ABD'nin basketbol takımı, bu sefer takır takır basketbol oynuyor. İspanya'yı darmadağın ettikten sonra çeyrekfinalde bugün Avusturalya ile karşılaşacak. Umudumuz Arjantin.

O kadar müsabakayı izledikten sonra dikkat çeken noktalardan sadece bir kaçı bunlar. Beklediğimden fazlasını bulduğum bir olimpiyat olduğu söylenebilir.

ISC

ISC--- Türkçe'ye çevirirsek Uluslararası Öğrenci Kulübü. ISC'nin Çek Teknik kolu veritabanlarına beni eklemiş durumdalar. Şöyle bir üyeler kısmına göz gezdirince toplamda 365 tane yeni gelen olduğunu görmekteyiz ve eğer atlamadıysam 8 Türk öğrenci var. Bize sağladığı olanakları görüp hemen basketbol-voleybol-futbol üçlüsüne kayıt oldum. Nedense trekking den bahsetmemiş ancak vardır diye düşünüyorum. Şahsi bilgilerimi doldurup, ne zaman geleceğimi yazdıktan sonra buddy istediğimi de belirtmeyi unutmadım. 2 ay oldu, verin vizemi artık.

18 Ağustos 2008 Pazartesi

Hibeler No:1

Uzun bir süredir internet bağlantım yok ve bu sürenin daha da uzaması işten bile değil. Vize sonucumun belli olmadığı şu günlerde, bu sene Erasmus ile yurt dışına gidecek olanlara kötü bir haber nete düştü.

-------------

DEĞERLİ ÖĞRENCİLER,

2008-2009 EĞTİM ÖĞRETİM DÖNEMİ ERASMUS PROGRAMI İLE YURTDIŞINDA EĞİTİM GÖRMEYE HAK KAZANAN ÖĞRENCİ LİSTEMİZDEKİ TÜM ÖĞRENCİLER KABUL EDİLDİKLERİ ÜNİVERSİTELERE GİDECEKLERDİR.

ÖĞRENCİLERİMİZİN % 80 ORANINDAKİ İLK HİBE ÖDEMESİ YAKLAŞIK % 43 ORANINDA YAPILACAK OLUP, ULUSAL AJANS % 80'İN KALANINI 2009'DAN ÖNCE ÖDEMEYİ TAAHHÜT ETMEKTEDİR.

ÖĞRENCİLERİMİZİN KARAMSARLIĞA KAPILMADAN İŞLEMLERİNE DEVAM ETMELERİNİ VE AB OFİSİ TARAFINDAN YAPILMAMIŞ HİÇBİR AÇIKLAMAYA GÜVENMEMELERİNİ RİCA EDERİZ.

AB OFİSİ

--------------


Verilen bu parayı nereye harcayabilirizki. En başta, kalacağımız yurtlara yetmemesi gibi büyük bir risk var. Benim anlamadığım nokta, Ulusal Ajans tarafından hibeler neye göre dağıtıldı. Yanlış anlamadıysam ellerine geçmeyen ve miktarı kesin olmayan bir meblayı okullar arasında paylaştırdılar ve sonuçta hiç beklenmeyen bir para ellerine geçti. Olan geçen yıl olduğu gibi yine bizlere oldu. Ulusal Ajans'ın sitesinde bu haberi ilk okuduğumda aklıma türlü türlü senaryolar geldi. 1 yıllık gideceklerin parası kesilebilirdi yada yeniden eleme yapılıp daha az öğrenci gönderilebilirdi. Bakalım önümüzdeki günler bize ne gösterecek?

7 Ağustos 2008 Perşembe

Bunları Biliyor Musunuz?

  • Küp şekerin, 1843'te Dačice'de keşfedildiğini
  • "Robot" kelimesinin Çekçe'den geldiğini
  • Dünyanın en eski kentinin MÖ 27000'de şu anki Çek Cumhuriyeti topraklarında kurulduğunu
  • Sigmund Freud'un Çek Cumhuriyetinin o zamanki topraklarında doğduğunu
  • Hayat kurtarıcım olan yumuşak kontakt lenslerin, o zamanki adıyla Çekoslavakya'da keşfedildiğini
  • Prag Kalesi'nin dünyanın en büyük kale arazisine sahip olduğunu
  • En yüksek oranda kale bulunduran ülkelerden birinin Çek Cumhuriyeti olduğunu
  • Avrupa'nın en büyük 2. meydanın Prag'ta olduğunu
  • Gregor Mendel'in (Lise Biyoloji derslerinden hatırlayabilirsiniz) çalışmalarının büyük bölümünü şu anki Çek Cumhuriyeti topraklarında yaptığını
  • Biralarda kullanılan Pilsener kelimesinin ilk ortaya çıktığı yerin Çek Cumhuriyeti olduğunu
  • Çek Cumhuriyeti'nin dünyada en fazla bira tüketilen yer olduğunu
  • Dünyanın en tanınmış tenis oyuncularından Martina Navratilova'nın (167 tekler şampiyonluğu) ülkesinin Çek Cumhuriyeti olduğunu
  • Dünya'nın en iyi kalecisi gözüyle bakılan Petr Cech'in (Nihat ne gol attı ama. Bana göre Cech'ten önce Buffon gelir.) memleketinin Çek Cumhuriyeti olduğunu
Biliyor muydunuz?



Bu yazıyı yazmama olanak sağlayan Kamilkoç Turizm'e teşekkürler!

4 Ağustos 2008 Pazartesi

Orada ne kadar kalacaksınız?

Yıldızz.com 'da okuduğum yazılar içinde Erasmus Programı ile gittiğiniz okuldaki sürenin ne kadar olduğu ile ilgili sorular da vardı. Bu tamamen sizin gittiğiniz okula bağlı. Bunu örnekler ile açıklayalım. Mesela benimle aynı bölümde olup İsveç'e gidecek arkadaşım Ağustos ayının 20 'si gibi gidiyor. Başka bir bölümden arkadaşım ise Almanya'ya Ekim ayında gidiyor. Kısaca her okulun başlangıç ve bitiş tarihi birbirinden farklı. Bir dönem kalacaklar için okul Aralık'ta da bitebilir, Ocak ayının sonunda da. Benim orada bulunacağım kesin tarih 19 Eylül-28 Haziran'dır.

Czech Technical University No:1



Daha gidilmeyen okul hakkında kısa bir yazı olacak bu sevgili okur. Orada kalacağım yurda 15 dakika uzaklıkta bulunan bu okul, Orta Avrupa'nın ilk teknik üniversitesi olarak geçmektedir. Geçtiğimiz yıl 301. yılını kutlamış bu okulda yaklalşık 22000 kişi eğitim görmektedir. Şu an için yazılacak fazla şey yok tabi, daha canlı gözlerle göremedik. Ancak şimdiden fark edilen çok aktif çalışan bir öğrenci topluluğunu bünyesinde barındırmasıdır. Sürekli çeşitli yerlere gezi düzenleyen, her ülkeden öğrenciyi kaynaştırmak için sempozyumlar/partiler düzenleyen bir oluşum. Yurt dışından gelen her öğrenci için onlara buddy sağlanmaktadır, zorluk çekmemeleri için. Şu an için bu kadar aslında yazacak. Detaylı bilgi de oraya gidince verilecektir.






3 Ağustos 2008 Pazar

Sonuçlar Açıklandıktan Sonra Yapılması Gerekenler

Sonuçlar açıklandı. Dil sınavından 50 ve üzerinde bir not aldınız. Not ortalamanız da 2.00'nin üstünde. Koordinatörleriniz ve yardımcıları, herkesin puanını oluşturmaya başladı. Not ortalamanızın %50'si, dil sınavının %50'si, bunlar toplandı ve bölüm içindeki sıralamanız oluştu. Ancak bitti mi herşey. Mağlesef hayır. Türkiye'de artan talepe, ne yazıkki hibe dayanmıyor. Hibe çıkmadan da çoğu kişi bu işe cesaret edemez. Bu sene her bölümün talep ettiği öğrenci sayısının yaklaşık %70'i karşılandı. Ancak seneye bu durum ne olur bilinmez.

Hibeniz de çıktı. Mutlusunuz,huzurlusunuz. Yapmanız gereken ilk şey gideceğiniz ülkenin sitesine girmek olmalıdır. Bir kaç bürokratik iş için karşı okuldan belge gerekmektedir. Sizden isteyebileceği belgeler;
  • Karşı okulun hazırladığı başvuru belgesi(bazı ülkelerde bu belgenin içinde seçeceğiniz dersler de bulunabilir. örn. Czech Technical University)
  • Kendi okulunuzun hazırladığı başvuru belgesi
  • Gerekiyorsa resim
  • Bazı okullar yurt başvurusu için de farklı bir başvuru belgesi isteyebilir
  • Okulunuzun Learning Aggrement'ı
Bundan başka belgeler de isteyebilir. O yüzden tekrarlamakta fayda var. Gideceğiniz ülkenin sitesini gözden geçirin ve son başvuru tarihini kaçırmamaya çalışın.Ayrıca unutmadan söylemekten yarar var, belgeleri gönderdikten sonra yetkili kişiye bir tane mail atın ve geri göndermesi gereken belgeleri ona hatırlatın,unutabilirler. Çünkü vize için gerekli belgeleri onlar yollayacak. Peki bunları neyle yollayalım? İki seçenek var
  • Kargo: Diğer seçeneğe göre çok daha fazla pahalı olur ama daha çabuk ve güvenli bir yoldan okula ulaşır
  • PTT: Ben hızlı posta servisiyle gönderdim ve yaklaşık 4 günde eline ulaştı. Daha ucuz ve takip sistemi mevcut.
Bir süre bekleyeceksiniz cevap için, bazı ülkeler cidden çok geç cevap verebilir hatta hepsinin gelmesini bekleyebilir. Şansıma Çek Cumhuriyeti'ndeki yetkili kişi, bana hemen mail attı. Paketiniz bize ulaştı, size de 2 gün içinde yollayacağız gibi bir cevap geldi ve içine koyacağı belgelerin özelliklerinden bahsetti.

Artık kabul edildiniz,hibeniz de var. Ab ofisinden aldığınız belgeyle ücretsiz(yeni pasaport çıkarıyorsanız, pasaport defter ücreti ödeyeceksiniz-81 ytl) olarak pasaport alabilirsiniz. Bazı Emniyet Müdürlüklerinde sorun çıkıyor, benim tavsiyem Beşiktaş Emniyet Müdürlüğü. Çok sıra bekleyeceksiniz, hatta neredeyse tüm gününüz gidecek. Ancak 2 gün içinde pasaportunuzu alabilirsiniz. Geriye tek bir önemli sorun kaldı. Vize! Kendi ülkenizin konsolosluğunun internet adresine girin ve istenen belgeleri toparlamaya başlayın. Bazı ülkeler 1 haftada vize verirken bazılarınınki 3 ayı bulabiliyor. Ne kadar erken yaparsanız o kadar iyi. Çek vizesi ile ilgili başımdan geçenleri önceki yazılarımdan bulabilirsiniz.

Vizeniz de çıktı, bilet alındı. Artık yapmanız gereken sabırlı olmak (imkansız bir şey) ve 3 adet Giden Öğrenci Dosyasını hazırlamak. Bunun içeriğini AB ofisinin sayfasından bulabilirsiniz. Herhangi bir sorunuz olursa, hiç çekinmeyin sorun!

Ülke Tercihinde Dikkat Edilmesi Gerekenler

Erasmus'a başvurmadan önce mutlaka kendi bölümünüzün koordinatörüne, anlaşmalı olduğu nuz ülkeleri mutlaka sorun. Ancak bazı bölümlerin sitesinde bu imkan mevcut. Her ülkenin internet sitesini gezin ve o ülkeyle ilgili bilinmesi gereken şeyleri öğrenin. Olanaklarını not alın ve sizin için hangisi mantıklı ise onu tercih. Başkalarının neyi sevdiği önemli değil! Bunları birde sıralayalım
  • Bana göre önemli ilk şey kalacak yer sorunsalı. Gideceğiniz ülkenin yurdu mu var mı, olanakları neler, ücreti ne kadar, yemek olanakları nasıldır, okula ve merkeze uzaklığı ne kadar, çevresinde sportif olanaklar var mı? Bunları internet sitelerinde bulamazsanız bile mesela yahoo-answers'a yada facebook'taki ilgili bir gruba sorabilirsiniz. Mesela ben neredeyse 3 ay önce facebook'taki bir gruba soru sormuştum, unutmuşum öyle bir şey yaptığımı. Dün Çek Cumhuriyeti'nden biri beni buldu ve bana inanılmaz ölçüde yardım etti. Neredeyse 2 saat konuştuk. Aslında içtenlikle cevap verecek biriyle tanışacağıma şans vermiyordum.
  • Ülkenin yeri. Ülke Avrupa'nın neresinde, çevresindeki ülkeler gezmeye değer mi? Bunlar bilinmesi gerekenler.
  • Ülkedeki yaşam standartı. Avrupa'daki ülkelerin büyük bir yüzdesi bizim ülkemize göre aşırı pahalı. Paranızın sadece yurda, yemeğe ve okul ulaşımına yetme olasılığı var. O zaman da keyif alamazsınız. Ülkelerin ekonomik yönünü iyi araştırın.
  • Dil. Erasmusun size getirebileceği en önemli yararlardan biri de yeni bir yabancı dildir. Bölümünüz açısından geleceğinize katkıda bulunabilecek dillerin konuşulduğu ülkelere gidilmesi sizin yararınıza!
  • Özetlemek gerekirse, arkadaşımın Uğur'un söylediği güzel bir cümle var. Pahalı ülke-az seyahat mı yoksa ucuz ülke-çok seyahat mı?
Bunlara dikkat etmeyip daha baştan sorunlar yaşayıp,hayal kırıklığına uğrayanlar oluyor. Siz siz olun, merak ettiğiniz her şeyi ARAŞTIRIN,SORUN

2 Ağustos 2008 Cumartesi

Biriniz olsa da olur




Dün çekilen Şampiyonlar Ligi 3. ön eleme kurasının ardından Türk takımlarının kuralardaki talihinin daha ne kadar süreceği aklıma takıldı. Geçtiğimiz senelerdeki kuralardaki Fenerbahçe'nin, Galatasaray'ın ve Beşiktaş'ın karşılaştıkları takımları, futbolu takip eden çoğu kişi aşağı yukarı biliyor. Bu senede fazla bir şey değişmedi. Fenerbahçe'nin kurası kimi çevrelerce lokum olarak gözüksede, ırkçı ve holigan sıfatlarını yakıştırabileceğim Sırp taraftarlara sahip Partizan takımını hafife almamalıyız. Galatasaray ise seçebileceği bir sürü üst düzey takım (Arsenal, Barcelona, Juventus, Fiorentina) arasında bana göre yine tehlikeli olabilecek bir takım olan Steaua Bükreş'le eşleşmiştir. Son yıllardaki gelişen Romanya futbolunu hafife almamaları gerek. Beşiktaş'a ise söylenebilecek bir şey yok.

Sıra geldi asıl konuya, bu kuraya iki tane de Çek takımı katıldı. Hepimizin az çok adını duyduğu Slavia ve Sparta Prag. Şahsen gruplara kalması durumunda en azından bir maçına gitmeli insan. Hele bir de grupta Juventus varsa tadından yenmez. Ancak kuralar sonucunda çıkan tablo pek iç açıcı değil. Slavia Prag Fiorentina ile eşleşirken, Sparta Prag 2. turu geçerse şayet büyük olasılıkla Panathinaikos la oynayacaktır. Pek iç açıcı bir tablo gözükmesede bari biri geçsin diyor tüm takımlarımıza başarılar diyerek klasik bir spor sayfası edasındaki yazıyı burada noktalıyorum.

1 Ağustos 2008 Cuma

L'Auberge Espagnole




Stajın yorgunluğunu üzerimden atmak ve biraz da olsun kafamı boşaltmak için şu sıralar her akşam film izliyorum. Dün ne izlesem diye düşünürken yeni tanıştığım, Erasmus ile Almanya'ya gidecek bir arkadaşımın şiddetli tavsiyesinden dolayı bu filmi netten indirdim, altyazı sorununu hallettim ve akşam saatlerini beklemeye başladım. Neden bu filmden bahsediyorum sorusuna gelince Erasmus programıyla Barcelona'ya giden bir Fransızın yaşadıklarını anlatıyor. Yaşadığı kültür şokunu, kimliğini kaybetme korkusunu çok belirgin bir şekilde bizlere sunan filmde başroldeki Xavier, çoğu kişinin yaşadığı bir sorun olan kalacak yer sorunu ile karşı karşıya kalıyor Barcelona'ya gittiğinde. Zorda olsa bir şekilde Avrupa Birliği'ne benzeyen bir evde kalmayı başarıyor. Evi Almanya'dan, İtalya'dan, İspanya'dan, İngiltere'den gelmiş insanlarla paylaşmaktadır.

Filmin odak noktası insan ilişkileri üzerine olmakla beraber farklı kültürlerin birbirleriyle çarpışmasını da gözler önüne seriyor. Evi terk etme psikolojisi, özlem, yalnızlık gibi Erasmus programında çok büyük bir yüzdemizin başına gelebilecek durumları izleyiciye çok güzel bir şekilde yansıtmaktadır.

Filmde çok göz önünde bulunmasada çok tanıdık bir isim de mevcut. Çoğumuzun "Amelie" den hatırlayacağı Audrey Tautou. Bu filmin devamı "Les Poupées Russes" adıyla çekilmiş olup ilk filmin 5 yıl sonrasını göstermektedir.

http://www.imdb.com/title/tt0283900/

Edit: Önemli bir detaydan bahsetmeyi unutmuşum. Filmde bir Fransız AB Ofisi varki onu gördükten sonra bizim AB ofisindeki insanların değerini bir kez daha anladım.