5 Mart 2009 Perşembe

Bir Dönemin Ardından

Türkiye'den Prag'a geri dönüşümü hasarsız bir şekilde hallettikten ve ikinci dönem için gerekli şeyleri de belli bir düzene soktuktan sonra uzun bir süre boşladığım blogun başına geçmenin vakti gelmişti. Bu cümledeki özneyi, tümleçleri ve yüklemi bulmayı başka bir zamana bırakıp, interrail yazı dizisine de biraz ara vererek geride kalan ilk dönemin hafif bir özetini ve bu geçen dönemden çıkarılan derslerden kısaca bahsetmek istedim. Hafif iğnelemeler için şimdiden özür dilerim.

Öncelikle ilk teşekkürüm geçen sene Prag'ta Erasmus yapan ve tüm sorularıma maruz kalıp hepsini hiç sıkılmadan cevaplayan Mustafa'ya gidiyor. Bir yıla yakın bir süre önce yahoogroups üzerinden tanıştığım Mustafa'nın Çek Cumhuriyeti'ndeki yaşam konusundaki yardımları hiçbir şekilde göz ardı edilemez. Yüzyüze tanışmamız ise 1 hafta önce İnşaat Fakültesi'nin yeni binasında oldu. Yine Erasmus hayalleri kuran bölümdaşlara yardım ediyordu.

Rüya gibi bir ilk dönem yaşadım ve bir kez daha dönüp geriye baktığımda gerçekten doğru yeri seçtiğimi anladım. Farklı özelliklere, kültürlere, dillere sahip yüzlerce insanla aynı ortamdasınız. Bunun tadının inanılmaz olmasından ziyade bu durumun farkında olmak çok daha önemli.

Peki, bu farklılık insanı hangi yönde nasıl değiştirir? Erasmus hayatımda yapmaktan keyif duyduğum bir şeyde, insanların değişimlerini izlemekti, ilk günden bugüne kadar nasıl bir değişim geçirdiklerini görmek garip bir şekilde keyifli geliyor bana. Yeni kültürleri tanıyıp, önyargılarını kıran insanları görmek ve bu durumun bir parçası olmak çok güzel bir şey. Öyle bir an geliyorki Erasmus hayatınızda, yanınızdakinin hangi milletten olduğu anlamsız bir soru oluyor çünkü siz farkında olmadan yapay bir oluşumun parçası olmuşsunuz. Kendi zevklerinize uygun gruplarınız oluşuyor. Örnek vermek gerekirse; sportif aktiviteler için belli bir grubunuz varken, gezi ihtiyaçlarınıza göre daha farklı bir grubunuz olabiliyor ya da bir kafede oturup hayatı konuşabileceğiniz başka bir grubunuz varken eğlence için başka bir grubunuz oluyor. Tabiki bu gruplar arasında sayısız elemanlı kesişim kümeleri mevcut.

Doğal olarak her seferinde pozitif şeyler görmüyorsunuz. Mesela gelmeden önce şiddetle karşı olduğu düşünceleri burada sergilemeyi esirgemeyen insanlar da yok değil. Fakat onların gözünde bu geçirdikleri Erasmus yaşamı bir istisnadır. Burada demek istediğim önyargıların kırılması değildir çünkü bu bölümde bahsettiğim kişiler geri döndüklerinde yine bildiklerini okuyanlardandır.

Tabii ki insan kendindeki değişimi tam olarak algılayamaz, objektif bakamaz ve bu yüzden bir teşekkür de benimle ilgili gerçek düşüncelerini benden esirgemeyen, beni her ne olur olsun destekleyen ve yeri geldiğinde de eleştiren yakın arkadaşlarıma gidiyor. Onlar kendilerini biliyor.

Erasmus'a başvururken herkesin isteği hayali ayrı oluyor, yeterki bir hayali amacı olsun. Önceki yazılarımda buna değinmiştim. Kimi ders için gelir, kimi gezmeye gelir ya da kimi sadece partilere,gece hayatına gelir. Herkesin zevki ayrı olduğu için insanların geliş sebeplerini eleştirmeye kimsenin hakkı yoktur, yeterki bir hayaliniz/amacınız olsun gelirken. Bu esnada beni eleştiren bir kaç soruyu sizlerle paylaşmak istiyorum.

Soru 1: Neden sürekli geziyorsun?
Soru 2: Neden yabancılarla takılıyorsun?
ve tabiki küçük kardeşimden gelen bir soru
Soru 3: Abimin okulu yok mu?

Sevgili kızkardeşimin masum sorusunu bir kenara koyarsak eğer, birinci sorunun cevabı demin de dediğim gibi kimseyi ilgilendirmez. 2. soru ise benim garibime giden bir soru. Tabii ki sana ne deyip kabalaşmanın anlamı yok. Aslında çok garip bir soru bu çünkü bu soru Erasmus konusunda fazla bir bilgisi olmayan birinden gelse hiç bir sıkıntı yok ancak bu soru Erasmus yapan birinden geldi. Kafaca anlaştığım, beraber birşeyler paylaşabildiğim birileri olduğu takdirde bana ne karşımdakilerin milletinden. Buraya kendi ülkemizin mini kolonilerini kurmaya gelmedik. Kafaca uyuşmadığım biriyle sırf Türk olduğu için neden takılmaya devam edeyim. Erasmus hayatı sonuç olarak geçici bir şey, o yüzden bu tarz şeylerle uğraşıp bu hayatı zehir etmenin ve bu kısa zamanı bunun için harcamanın anlamı yok. Neyse uzatmayalım yazının bu bölümünü.

Dersler bölümüne gelelim biraz, o kadar gezdik eğlendik ancak okulu da ihmal etmedik. Aldığım derslerin hepsini geçtim. Ancak Erasmus öğrencisine yardım edilir tezi buradaki üniversite için pek geçerli değil. Diğer tüm çek öğrencilerle eşit düzeydesiniz. Tabii ki kolay ders var, zor ders var. O da artık sizin şansınız. Zorlayan derslerin başında Zemin Mekaniği ve Temel İnşaatı geliyordu çünkü finale girmeniz için tüm verilen ödevleri teslim etmeniz ve bunların HATASIZ olması gerekiyordu.

Artık önümde yeni bir dönem var, ilk dönem yaptığım bazı amatör hatalardan ders çıkarıp yeni bir yola çıkmanın vakti geldi. Daha farklı bir dönem olacak benim için artık daha tecrübeliyim buradaki hayat konusunda. İlk başta düşlediğim gibi bir yazı olmadı. Az da olsa yaklaştı ama, o bana yeter.

3 yorum:

sinemasal derya dedi ki...

blogunu keşfetmek benim için çok iyi oldu, zira erasmus'la prag'a gitmeye çalışan bir öğrenciyim de:) yarın mülakatım var, az araştırayım soruşturayım dedim ki seni buldum. şimdilik sadece şans dilemeni isteyeceğim ama mülakat da iyi geçer prag yolları gözükürse kafanı çok şişiririm haberin olsun:)

Phoenix dedi ki...

umarım iyi geçmiştir mülakatın, aklına takılan herhangi bir şeyde hiç çekinme, sor

Adsız dedi ki...

merhaba arkadaş!
gerçekten paylaşımların cok hoş olmuş, eline sağlık.umarım benm de birkaç ufak soruma cevap verebilirsin; cünkü ben de gelecek dönemi prag da charles üniverisitesi nde gecericeğim :)internet sitesinden ne kdr düzenli bir üni oldğu anlaşılıyor gerci ama sen ne dersin:)?