19 Ekim 2009 Pazartesi

Son Hafta







Madem sona yaklaştık, size son haftamın nasıl geçtiğinden bahsedeyim.


Son haftaya girilirken herkesin her zaman olduğu gibi keyfi yerindeydi ama gene de insanlardaki gerginlik hissediliyordu. Aylarca birlikte vakit geçirdiğiniz kişilerin çok büyük bir bölümünü bir daha göremeyeceğiniz gerçeğine kendinizi alıştırmaya çalıştırırsınız. Canınız sıkılır her bavul hazırlamaya başladığınız zaman. En sevdiklerinizle muhabbetleriniz zorlaşır. Bu durumu biraz tersine çevirmek için yurtta son bir parti düzenlemeye karar verdik oda arkadaşımla ve gerçekten düşündüğümüzün üstünde bir katılımla bu işin altından başarıyla kalktık.





Arkadaşlıklar için, nice kahkalar için, yaşanılan sayısız ve paha biçilemeyen anılar için birer birer kalktı kadehler. Ertesi sabah bizi bir enkaz beklese de, doğal olarak bu pek umrumuzda bile değildi. Vedalar kötüdür ve vedalaştığınız kişi sayısı arttıkça kısa bir sürede artık dayanamazsınız, eşik noktasını çoktan geçtiğinizi fark etmezseniz ve bir yerden sonra bırakırsınız kendinizi.


Yunanlılardan oluşan arkadaş grubumla sırf eğlencesine söylediğimiz şarkıları artık bir üst noktaya yine eğlence amacıyla taşımak istedik ve tarihi Charles Köprüsü üzerinde ve (yağmur yüzünden) altında şarkılarımızı söyledik. 3 saatte topladığımız abzürt miktarda parayı, son bir içki için kullandıktan sonra geri kalan büyük bir miktarı evsizlere bıraktık. Son vedalaşmalar...






Son hafta ailem de geldi Prag'a. Onlarla birlikte sayısız kez geçtiğim sokakları tekrar arşınladım. Fazla çaktırmamaya çalışsam da onlar durumun farkındaydı. Uykusuz geçen 3 gecenin ardından Çek Havayollarına ait uçakla önce İstanbul'a oradan da İzmir'e geçiş yaparak aylar süren Erasmus maceramı tamamlamış oldum. Ailem yattıktan sonra televizyonu açtım, Erdoğan Baykal'la atışıyordu, Youtube hala açılmıyordu bir ara DNS ayarı yapmak şarttı, ileride davul zurna sesleriyle süslenmiş bir düğün kulaklarımı tırmalıyordu. Evet, dönmüştüm ülkeme.

0 yorum: