21 Aralık 2008 Pazar

Interrail Günlükleri - Frankfurt

Yasal Uyari: Su an kullandigim bilgisayar yazdigim harflerden anlasildigi uzere Türkce klavye degil. Prag'a dönene kadar yazilar maalesef bu sekilde olacak.

Yasal Uyarı 2 : İkinci uyarının ı'sından anladığınız gibi Türkçe klavyedeyim şu anda ancak yazının böyle kalmasının daha doğru olacağını düşünüyorum.

Frankfurt'ta saatler 7.00'yi gösteriyor. Enver'in uyanmasina daha 1.5 saat var. Bu firsattan istifade bu gezi nasil basladi, nasil gidiyor bahsetmeye baslayayim. Avrupa'daki cogu okul Noel'i ve yilbasini birlestirip 2 haftalik tatil yapmaktadir. Firsat bu firsat deyip, bizim de bu tatili iyi kullanmamiz gerekiyor. Yabanci arkadaslarin neredeyse hepsi bu tatili evlerinde aileleriyle geciriyor.


Kasim ayinin basinda bu konuyu Enver'e acmamla bu gezinin temelleri atilmis oldu. 17 gün 5 ülke en az 12 sehirden olusan bu gezinin ilk duragi Frankfurt(Almanya)'tu. Aslinda yola ilk cikisimiz trenle degil Ryanair ucagiyla oldu. Ben Prag'tan, Enver Milano'dan ucarak Almanya topraklarina adim attik.




Ryanair'i bilenleriniz vardir, cok dusuk ve bazen komik fiyatlarla sizi Avrupa'nin en güzel yerlerine götürür. Enver aslinda benden 20-30 dakika once inmesi gerekirken ben ondan önce Frankfurt'a adimimi attim. Isin buradaki garip yani benim normal planlanan ucustan da 15 dakika erken gelmis olmam. Pilotun gazdan ayagini kaldirmamasiyla beklenenden once Frankfurt'a vardim. Enver'in gecikmesinin sebebi ise piste köpek girmesiymis.


Frankfurt'ta ilk geceyi havalimaninda geciriyoruz. Aslinda havalimani Frankfurt'un 100 km disinda. O yüzden bir bakima ölü bir havalimani gece vakitleri. Bizim gibi geceyi burada gecirenlerin bir kismi montu yere atip üzerinde uyurken bizim gibi bazilari ise metal koltuklarda garip garip pozisyonlarda uyumava calismakta. Fakat gecenin bu daldaki (hangi dal) en orijinali ödülü sörf tahtasinin kilifinin uzerinde yatan Brezilyali gencti. Dogal olarak uyuyamadik. Sabah 5.30 dolaylarinda otobüse binerek, tek kelime ingilizce bilmeyen söförün Pink'in sarkilarina eslik etmesini yarim kulakla dinleyip ve yaklasik 1 saat uyumaya cabalayarak asil Frankfurt'a variyoruz.

Kalacagimiz hostel'da biraz kestirme düsüncemiz, hostel tarafindan kibarca reddedilmesinden sonra Frankfurt sokaklarinda yürümeye basliyoruz. Noel´in yaklasmasi yüzünden her yer normalden daha renkli durumda. Dogal olara sehir meydani bu konuda basi cekmekte. Frankfurt güzel bir sehir, bir gününüzü ayirmaniz yeterli olacaktir burasi icin (uykulu olmayin yeter)






Frankfurt'ta bulundugumuz sürede 3 müzeye ugradik. Gezimizin ilk duraginda Historical Museum vardi. Acilis saatiyle iceri girdik. Alman kültürü ve tarihine ait eserleri gorme sansini buldugumuz bu müze asilinda o kadar buyuk bir müze degil. Bu müzenin ardindan tekrar Frankfurt sokaklarinda dolastiktan sonra Modern Sanatlar Müzesi'ne girmekten vazgecip, The Museum of Applied arts adiyla anilan bir müzeye ugradik. Icerik olarak cok karisik bir yer olan bu müzede, Topkapi Sarayi'ndan getirilen eserlerin miktari göze carpan ilk detay diyebilirim. Ancak uykusuzluk dayanilmayacak bir seviyeye gelmis durumda, ruh gibi geziyoruz denilebilir.





Frankfurt'taki son duragimiz, Doga Tarihi Müzesi idi. Acik ara farkla Frankfurt'ta gittigimiz en iyi müze diyebilirim. Viyana ve Prag'taki müzelere göre cok fazla dinazor fosili bulunmakta ki dogal olarak benim icin buyuk bir keyifti bu müzede gezmek. Tarih oncesi canlilarin yaninda, dünyanin olusumu ve jeoloji ile ilgili bölümler de dinazorlar kadar olmasada gene de ilgi cekiciydi. Gittigim her doga müzesinde oldugu gibi bunda da sürüsüyle her türden hayvani gorebilirsiniz. Frankfurt'ta kesinlikla ugramaniz gereken bir yer.





Deli gibi bir uyku acligiyla hostelimiza vardik. Planlarimizi ve maillerimizi gözden gecirdikten sonra ozlenen uykuya kavustuk.

2 saat sonra otobüsümüzle havalimanina gidecegiz tekrar. Interrail yolculugumuzda yapacagimiz son ucak yolculugumuz bu (gidis donusleri saymazsak). Bir sonraki durak; Berlin. Orada da interneti bu kadar rahat kullanmak umuduyla, bir sonraki yazimda görüsmek üzere.

2 yorum:

MARTI dedi ki...

Ahh Interrail! İki kez yaptim, aklim hala onda!! :)

erasmus dedi ki...

Güzel bir erasmus geçirmişsiniz umarım ben de bu kadar gezebilirim. :)