21 Eylül 2008 Pazar

Prag'dan İlk İzlenimler


Şu an Prag'taki 3. günümü yaşıyorum. Yorgunluktan ve bir iki gün süren internet sorunundan sonra en sonunda ilk izlenimlerimi paylaşabilirim.

Atatürk Havalimanı'nda yaşadığımız tek sorun, ekstra bavul ücretiydi. En başta 190 ytl istediler, kendimizi acındıra acındıra 98'e kadar inebildik.(Toplamda 42 kilo) Rahat bir yolculuktan sonra Prag'ta bulunan Ruzyne Havalimanına iniş yaptık. İnsanın içine işleyen bir soğukla karşılaştıktan sonra buddy'mizin daha gelmediğini fark ettik. Yaklaşık 45 dakika bekledikten sonra bir telefon açmanın zamanı gelmişti. Fakat çevrede hiç telefon kartı yok. Hatta küçük bir büfeye gidip, telefon kartı istediğimde, kasiyer kız hiç takmadı beni. Havalimanında bize yardımcı olacak kimseyi bulamadık kısaca. Havalimanındaki telefonlar hem parayla hemde kredi kartıyla çalışıyordu. Türk olduğumuzu kanıtlamak istermişiz gibi elimizde bulunan 1 YTL'yi delikten içeri attık. Bingo. Telefon ekranında bir anda 50 kron kredimiz olduğunu belirten bir yazı görünce bayağa bir eğlendik. En sonunda buddy'mize ulaştık. Trafik yüzünden biraz uzayan otobüs yolculuğundan sonra grubumuzda bulunan 3 kişiyi Sinkule yurduna yerleştirdik ve çevrede kısa bir tur attık. Son otobüsü kaçırmamak için biraz acele ettikten sonra benim kalacağım yurt olan Strahov yurtlarına geçiş yaptık. Buradaki bloklar arasında en iyisi 8. blok. Nasıl oldu bilmiyorum ama bana çıka çıka bu yurt çıktı. Fransız bir oda arkadaşım var şu anda ancak eve çıkması an meselesi. Bayağa bir muhabbet ettikten sonra günün yorgunluğu göz kapaklarımı zorlamaya başlamıştı. Ertesi gün oda arkadaşım Julien'le birlikte ufak bir Prag turu yaptık. Tek kelimeyle mükemmel bir şehir. Her sokakta bir tarih saklı. Her türlü binanın bir kişiliği var. Buram buram tarih ve sanat kokan bu şehirde Osmanlı figürlerini görmek şaşırtıcıydı doğrusu. Tek tek yer analizlerini zaman buldukça eklemeye çalışacağım.Yurtta her 2 oda bir banyo ve mutfağı paylaşmakta.2. günün akşamında diğer odaya Slovenya'dan başka bir erasmus öğrencisi geldi.

Konuşacak o kadar konu varki. Zoran'la yaklaşık yarım saat/45 dakika süren basketbol muhabbetinden sonra her ikisine de Türkiye ile ilgili bildiklerini sordum. Tanıdığınız sanatçı var mı sorusuna? Herkes Tarkan'ı biliyor, hatta Julien "Tarkan gay mi" sorusunu sormadan edemedi. Türkiye'nin sorunlarından az da olsa haberdarlar. Merak ettikleri konularda onları bilgilendirmeye çalışıyorum. Aynı şekilde onlarda bana kendi ülkelerini ve hayatlarını anlatıyorlar. Dışardan tek başına geldiğim bir günde bir anda kulağıma tanıdık melodiler gelmeye başladı. Resepsiyondaki görevli Serdar Ortaç dinliyordu. Şaşkınlığımı üzerimden attıktan sonra onunla kısa bir muhabbete girdik. Evet Türk'tü. İlginç bir tesadüf.

Gelecek yazımda görüşmek üzere. Bir sonraki yazımda Prag'ın güzel yerlerinin tarihinden ve Prag'taki bizden çok farklı ulaşımıyla ilgili bir kaç şeyden söz edeceğim.

0 yorum: